Şu hikaye
bize Arapgir ´in 1334 ve ondan sonraki yıllarda İlhanlı Devletine bağlı
olduğunu anlatan bir gerçektir. Ebu Sait Bahadır Şahin olümünden sonra birçok
kargaşalıklar oldu. Doğu Anadolu, İran ´a Karakoyunlular hakim oldular,
Erzincan ´da kendilerine bağladılarsada Arapgir ´in bu devlete bağlandığı
tesbit edilememiştir. Bu sırada Şebinkarahisar ´ı, Gürün ´ü, Yıldırım
Beyazıt almış ülkesine bağlamış, Arapgir bu sırada Malatya ile birlikte Osmanlı
ülkesine katıldığı tesbit edilemiyor.
Karakoyunlu
Devleti yıkıldıktan sonra Doğu Anadolu ´da Akkoyunlu Devleti kuruldu.
Divrik ve Arapgir Akkoyunlu Devletinin bir şehri olarak kaldı. 1460 ´da
Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan, Osmanlılar aleyhine Trabzon ´daki
Pontüs ´le birleşmekle kalmamış, Pontüs elçileriyle beraber kendi
elçilerini Sinop, Karaman beyliklerine gondermiş Avrupa Devleti İle ittifaka
onayak olmuştur .Akkoyunlu devleti yıkılıncaya kadar Arapgir ellerinde kaldı.
Şah İsmail idaresine geçmeden 1515 yılında Çaldıran Savaşı sonunda Arapgir
Osmanlı ülkesi ve sancak merkezî oldu. Osmanlılar devrinde bir sükun içerisine
giren Arapgir halkı eski sanatları olan dokumacılığa yeniden onem vermişlerdir.
Araplar
Osmanlıların Rum eyaleti (Merkezi Sivas) ´nin yedi sancağından biri olarak
kaldı. Sancak beylerinden Cafer Paşa ´nın olümü üzerine oğlu Ahmet Bey,
sancak beyin vekili oluyor.
1834 ´de
Arapgir kaza haline getirilerek, Elazığ ´a bağlanmıştır. Bir taraftan da eski kervan
yollarının türlü işgal ve karışıklarla kapanan yollan Osmanlı fetihleriyle
Suriye, Hicaz, Irak ´ın Anayurda katılmasıyla açılmış olması Arapgir
halkını harekele getiriyor. Basra, Bağdat, Diyarbakır, Harput yolundan gelen
baharat, Arapgir ´deki toptancı tüccarlara geliyor, buradan Erzincan,
Erzurum, Giresun, Trabzon illerine satılıyor. Asıl onemli olan ikinci yol
Beyrut. Halep, Antep yolundan gelen eşya Halep, Antep gjbi şehirlerde yapılan
sabun ve zeytinyağı atelyeleri yine Arapgir toptancıları hesabına çalışıyor.
Ocağın
şehirleri uyanıncaya kadar Arapgir tüccar ve dokuma sanayicileri her tarafta iş
bağlamaları yapmış. Doğu Anadolu ´nun sanat ve ticaret merkezlerinden biri
hatta birincisi olmuştu. Arapgir onbinlerce tezgahın işlediği, sermayesi
yüksek, yüzlerce toptancı tüccann işletme yaptığı sanayi ticaret merkezi oldu.
Arapgir 50 bine yakın nüfusu ile Doğu ve hatta İç Anadolu ´nun en
kalabalık şehirlerinden biri değil,birincisi olmuştu.
Otlukbeli
Savaşında Fatih, Uzun Hasan ´ın ülkelerinden yalnız Ş. Karahisar ´ı
almış diğerlerine dokunmamıştır. Akkoyunlu Devleti yıkılınca Şah
ismail ´in Safevi devletine bağlanmadan 1515 Çaldıran seferiyle Osmanlılar
ülkesine katılmış ve sancak olarak uzun sene kalmıştır.
Kanuni
Sultan Süleyman zamanında
Sivas valiliğine bağlı bir sancak merkezi oldu. 1834 ´te Diyarbakır ve
1874 ´de Mamuret-ül Aziz (Elazığ) sancaklarına bağlandı,onceleri kalenin
eteğinde sıkışıp kalan ve bir türlü genişleyemeyen kent XIX. yy ortalarında
bugünkü yerine taşındı.
Şemseddin
Sami, Arapgir ´e ilişkin olarak şu bilgileri vermektedir. "Mamuret l
Aziz Vilayetinin Harput sancağına bağlı kaza merkezî bir kasabadır- 88 koyden
oluşan kazanın 11. 000 ´ i Ermeni ve kalanı Müslüman olmak üzere 32. 553
nüfusu vardır. Dağlık ve engebeli bir yapıda olduğu için, kaza halkının çoğu
İstanbul ´da kapıcılık ve dik hizmetlerinde çalışır. Toprak ve tarım
ürünleri arasında en onemli yeri sebze ve meyveler tutar. Tüm kazada 35 cami ve
mescit, 38 okul 4 medrese, 11 kilise, 4 hamam, 32 değirmen ve fabrika, dükkan
vardır"
Ali
Cevad ´a Gore Arapgir
"Mamuret-ül
Aziz vilayetine bağlı, kaza merkezi bir kasabadır. Fars tarzı sanat değeri olan
bir camisi vardır. Evlerinde bez ve alaca türünden dokumalar yapılır. Kaza
sınırları içindeki Sarıçiçek Dağı yorenin birçok kazasının ünlü yaylasıdır. 88
koyden oluşan kazada 4 hamam, 500 kadar dükkan, 35 cami ve mescit vardır."
Cumhuriyet
Donemi
Cumhuriyet devrinde yurtta demiryollarının
yapılmasında Arapgir ´i kenarda bıraktığından artık hayvanlarla yapılan
taşıtı kaldırdı. Zaten kenarda kalması da büsbütün toptancı ticaretini yok
etti. Tüccarların hemen hepsi sermayelerinin işletmesi imkanı olan büyük
şehirlere goçtüler. Nihayet Türkiye Cumhuriyeti ´nin sanayi kalkınma
hamlesinin yaparak dokuma fabrikaları kur ulunca Arapgir dokuma sanayii de
çoktü. Bu sanat kolunda çalışan teknisyenler, işçiler o fabrikalara işçi
oldular. Bu suretle 50 bin nüfuslu Arapgir şehri 10 bin nüfuslu bir şehir
haline geldi.